UAEA: İran'ın Fordo nükleer tesisindeki santrifüjler çalışır durumda değil

Konuk olduğu Fransız RFI Radyosunda Grossi, İsrail'in İran'a saldırısıyla başlayan çatışmayı ve ABD'nin İran'daki 3 nükleer tesise yönelik saldırılarını değerlendirdi.

Grossi, "13 Haziran'da başlayan saldırılar, Natanz, İsfahan ve Fordo'daki 3 tesiste çok ciddi fiziksel hasara neden oldu. Buralar, İran'ın uranyum zenginleştirme ve dönüştürme faaliyetlerini yoğunlaştırdığı yerlerdi." ifadelerini kullandı.

İran'da saldırıya uğramayan başka tesislerin de olduğunu söyleyen Grossi, ülkedeki nükleer tesislere yönelik saldırıların ciddi hasarlara yol açtığını dile getirdi.

Grossi, "Azalmış kapasiteleriyle İran için aynı ritimde devam etmek çok daha zor olacak." diyerek, söz konusu tesisleri iyi tanıdıklarını ancak yalnızca uydu görüntüleriyle ne kadar hasar oluştuğunun belirlenemeyeceğini kaydetti.

ABD'nin saldırılarının ardından İran'ın Fordo nükleer tesisindeki santrifüjlerin çalışır durumda olmadığını belirten Grossi, "Bu makinelerin gücü ve bir santrifüjün teknik özellikleri göz önünde bulundurulduğunda, santrifüjlerin artık çalışır durumda olmadığını biliyoruz." diye konuştu.

Rusya: İstanbul, Rusya ile Ukrayna arasındaki müzakereler için ana platform olarak kalıyor

Zaharova, başkent Moskova'da haftalık basın toplantısı düzenledi.

"Rusya ile Ukrayna arasında üçüncü tur müzakerelerin tarihi konusunda gelişme var mı? İstanbul, müzakereler için ana platform olarak kalıyor mu?" sorusunu yanıtlayan Zaharova, şunları kaydetti:

"İstanbul, Rusya ile Ukrayna arasında doğrudan müzakereler için ana platform olarak kalıyor. Türkiye'ye misafirperverliğinden ve desteğinden dolayı minnettarız. Müzakere tarihleri ise heyet başkanları tarafından belirleniyor. Onlardan bu konuda bilgi bekliyoruz."

İstanbul'da çeşitli uzlaşmalar sağlanmıştı

Türkiye'nin ev sahipliğinde 2 Haziran'da Rusya ile Ukrayna arasında İstanbul'da müzakereler yapılmıştı.

Müzakerelerde 6 bin Ukrayna askerinin dondurulmuş cesetlerinin teslimi, ağır hasta ve yaralı askerler ile 25 yaş altındaki esir askerlerin takası konusunda uzlaşıya varılmıştı.

AB liderleri Avrupa'nın savunmasını güçlendirme hedefini teyit etti

Brüksel'de düzenlenen AB Zirvesi'nin sonuç bildirisinin güvenlik ve savunma bölümü paylaşıldı.

Bildiriye göre, AB liderleri Avrupa'nın daha egemen, kendi savunmasından daha sorumlu, acil ve gelecekteki tehditlerle özerk ve koordineli şekilde hareket edip başa çıkmak için daha donanımlı olması gerektiğini yineledi.

Rusya'nın Ukrayna'da sürdürdüğü saldırıların AB için "varoluşsal" tehdit teşkil ettiğini de tekrarlayan liderler, 2030 hedefleri kapsamında Avrupa'nın savunma hazırlığını kararlı şekilde artırma hedefinin altını çizdi.

Liderler, Avrupa'nın savunma ve güvenliğine yönelik harcamaları önemli ölçüde artırmaya devam etme ve birlikte daha iyi yatırım yapma ihtiyacını vurgularken, dün yapılan NATO Zirvesi'nde varılan "yüzde 5" taahhüdünü not ettiklerini duyurdu.

Bu bağlamda, liderler AB'nin ortak tedarikler için kısa süre önce kabul ettiği SAFE isimli mali aracı memnuniyetle karşılayarak, bunun kullanımını teşvik ederken, diğer yandan bu fonun kullanımının "gönüllülük esasına" dayandığını hatırlattı.

Liderler savunma sanayi için özel finansmanın harekete geçirilmesinin önemini vurgulayarak, Avrupa Yatırım Bankasının bu konudaki çabalarını memnuniyetle karşıladıklarını ifade etti.

SAFE ve AB dışındaki ülkeler

Bildiride, "AB düzeyinde belirlenen öncelikli alanlardaki yetenekler üzerindeki çalışmalar NATO ile tam uyum içinde hızlandırılmalıdır. AB Konseyi, SAFE'nin tam olarak kullanılması da dahil olmak üzere bu konuda işbirlikçi projelerin hızla geliştirilmesini ve sunulmasını teşvik eder." ifadeleri kullanıldı.

AB dışındaki ülkelerle savunma işbirliği konusunda da bildiride, "AB Konseyi, dış ve güvenlik politikası hedeflerimizi paylaşan benzer düşünen ortaklarla birlikte çalışmanın önemini vurgular." ifadesi yer aldı.

Bu bağlamda liderler, AB'nin İngiltere ve Kanada ile yakın zamanda imzaladığı Güvenlik ve Savunma Ortaklığı anlaşmalarını da memnuniyetle karşıladıklarını bildirdi.

Liderler, AB Konseyinin Ekim 2025'te yapılacak zirvede, savunma hazırlığı hedefinin uygulanmasındaki sonraki adımları tartışacaklarını ifade ederek, AB Komisyonu ve AB Yüksek Temsilcisini bu amaçla bir yol haritası sunmaya davet etti. 

Pentagon, ABD basınının aksine İran operasyonunun başarılı olduğunu savunuyor

Hegseth, Savunma Bakanlığında (Pentagon) ABD Genelkurmay Başkanı Dan Caine ile ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırısına ilişkin açıklamalarda bulundu.

İran'a yönelik saldırının amacına ulaşmadığını iddia eden tamamlanmamış bir "ön değerlendirme raporu"na dikkati çeken Hegseth, "Raporda, bu değerlendirmenin bir temel varsayımı olduğu söyleniyor. Bunun ne olduğunu biliyorsunuz. Bu, tüm öncülünüzün bir temel varsayıma dayandığı anlamına geliyor. Yanılıyorsanız, diğer her şey yanlıştır." dedi.

Hegseth, raporda, "saldırının muhtemelen ciddi bir hasar oluşturduğu" öngörüsünün kabul edildiğini savundu.

ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine "muazzam" tahribat verdiğini ileri süren Hegseth, bu konuda, İsrail Savunma Bakanlığı, Birlemiş Milletler (BM) ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) gibi kurumlardan yapılan açıklamaları kaynak gösterdi.

Hegseth, medyanın, ABD ordusunun başarısını görmezden gelmeye çalıştığını ve tarihi anları kaçırdığı eleştirisinde bulundu.

Genelkurmay Başkanı Caine, saldırıyı görsellerle anlattı

ABD Genelkurmay Başkanı Dan Caine, İran'ın nükleer kapasitesine büyük zarar verildiğini belirttiği saldırıyla ilgili olarak basın mensuplarına detaylı açıklamalarda bulundu.

Caine, saldırının etkilerini göstermek amacıyla görsel veriler ve simülasyon videoları kullandı.

İran'daki hedeflerin vurulması için yürütülen hazırlıkların 15 yıllık bir geçmişe dayandığını ve bu süreçte yüzlerce test gerçekleştirildiğini aktaran Caine, saldırının ilk aşamasında nükleer tesislerin üzerindeki kalın beton tabakaların imha edildiğini ve ardından ikinci bir bombanın havalandırma kanallarından içeri gönderildiğini belirtti.

Caine, "patlama ve basınç etkisiyle büyük bir yıkım gerçekleşmiş olabileceği" değerlendirmesinde bulunarak, 15 yıllık hazırlık sürecinde yapılan testlerin simülasyon videolarını da basınla paylaştı.

ABD'deki bazı medya kuruluşlarında, ele geçirilen ön raporlara dayanarak, ABD'nin İran'a yönelik saldırılarının Tahran yönetiminin nükleer programının "temel bileşenlerini yok etmediği", çalışmaları yalnızca "birkaç ay geriye götürmüş olabileceği" yönünde değerlendirmeler yer almıştı.

ABD Başkanı Donald Trump, İran nükleer tesislerine saldırı düzenleyen pilotların, saldırının başarısının tartışıldığı haberlerden üzüntü duyduğunu belirterek, pilotların "onuru" için Pentagon'da basın toplantısı düzenleneceğini bildirmişti. 

İsrail ordusu, Batı Şeria'da el koyduğu Filistinlilerin evlerini askeri karargaha dönüştürüyor

Filistinliler, İsrail ordusunun Batı Şeria'nın kuzeyindeki çok sayıda beldeyi hedef alarak askeri eylemler yürüttüğüne, son zamanlarda ise Cenin, Tulkerim ve Kalkilya illerinin beldelerinde birkaç günlük operasyonlar gerçekleştirdiğine işaret ediyor.

Bu askeri eylemler sırasında İsrail askerlerinin Filistinlilere ait evleri işgal ettiği; sakinlerini zorla çıkardığı evleri de askeri karargaha dönüştürdüğü belirtiliyor.

"Evlerimizden kovdular"

İsrail askerlerinin zırhlı araçlar eşliğinde baskın düzenlediği ve 10'dan fazla evi işgal ettiği Cenin'in güneyindeki Sanur beldesi sakinlerinden Nasiha Cerrar yaşadıklarını anlattı.

Cerrar, 21 Haziran günü saat 23:00 sularında yaklaşık 50 İsrail askerinin evine baskın düzenlediğini, arama yaptığını ve cep telefonlarına el koyduğunu belirtti.

İsrail askerlerinin tetikte ve silahlarını kendilerine doğrultmuş durumda olduklarını aktaran Cerrar, şunları söyledi:

"Aramanın ardından askerler bize 4 gün boyunca evden ayrılmamızı söyledi. Ailem duruma itiraz etti fakat sonuç alınamadı. İsrail ordusu birkaç gün eve zorla el koydu."

Oğlu ve torunuyla birlikte yaşadıkları birkaç katlı evlerinden zorla çıkarıldıktan sonra mücavir belde Meyselun'da kızının evine gittiklerini söyleyen Cerrar, İsrail ordusunun çekilmesinin ardından evini darmadağın halde bulduğunu kaydetti.

Cerrar, "Askerler çekildikten sonra her şey dağılmış, parçalanmıştı; bazı eşyalar kırılmıştı, hiçbir şeyi yerinde bulamadık. Askerler yiyip içmişler ev pislik içindeydi. İnanamayacağınız kadar yıkılmış ve kirletilmişti." diye konuştu.

Her şeyin temizlenmesi gerektiğini belirten Cerrar, İsrail askerlerinin banyo ve giderlere atık atarak tıkadığını kaydetti.

Bölge sakinlerin evleri soruşturma merkezi olarak kullanılıyor

Sanur sakinlerinden Hişam Ebu Ras ise İsrail ordusunun baskının ardından evlerinden çıkmak ve Misliye beldesindeki kızının evine geçmek zorunda kaldıklarını söyledi.

"İsrail askerleri için dört katlı bir ev bıraktık." diyen Ebu Ras, "İsrail ordusu, eve el koyarak burayı askeri karargaha ve sorgu merkezine dönüştürdü." ifadesini kullandı.

Ebu Ras, İsrail askerleri girmeden önce düzenli, intizamlı olan evin her yerini kirletilmiş ve eşyaların yerlerini değiştirilmiş şekilde bulduklarını aktardı.

"Hangi hakla özel bir mülke el koyup askeri karargaha dönüştürüyorlar?" sözleriyle tepkisini ifade eden Ebu Ras, askerler ayrıldıktan sonra evin avlusunda kelepçe olarak kullanılan plastik bağlar ile göz bağlamada kullanılan bez parçaları bulunduğu bilgisini paylaştı.

İsrail askerlerinin, Batı Şeria'da gerçekleştirdiği benzer eylemler, Cenin'e bağlı Celbun, Anin, Ceba beldeleri; Tulkerim'e bağlı Zeyta, Sayda beldeleri, Kalkilya'ya bağlı Ceyus, Azzun beldeleri ile Ramallah'ın kuzeyindeki Arura beldesinde tanık olunuyor.

Gazze'de varılan ateşkesin 19 Ocak'ta yürürlüğe girmesinin ardından İsrail ordusu, 21 Ocak Salı günü işgal altındaki Batı Şeria'nın kuzeyinde yer alan Cenin kenti ve mülteci kampına "Demir Duvar" adını verdiği bir saldırı başlattı.

Saldırılar birkaç gün içinde Tulkerim ve Tubas ile buralardaki mülteci kamplarını kapsayacak şekilde genişletildi.

İsrail ordusu, Cenin ve Tulkerim'deki mülteci kamplarında işgalini sürdürüyor.

Soykırımcı İsrail'in Gazze'de son 24 saatte 103 Filistinliyi katletti

Gazze'deki Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, İsrail'in devam eden saldırılarında yaşanan can kayıpları ve yaralanmalara ilişkin son bilgiler verildi.

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları sonucu son 24 saatte 103 Filistinlinin yaşamını yitirdiği, 219 kişinin yaralandığı aktarıldı.

Gazze'de, 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail'in düzenlediği saldırılarda can kaybının 56 bin 259'a, yaralı sayısının da 132 bin 458'e yükseldiği kaydedildi.

İsrail'in ateşkesi bozduğu 18 Mart'tan itibaren Gazze'ye saldırılarında ise 5 bin 936 kişinin yaşamını yitirdiği, 20 bin 417 kişinin yaralandığı belirtildi.

Almanya'da hastanelerin iflas riski artıyor

Leibniz Ekonomik Araştırma Enstitüsü (RWI) ve Sağlık İşletmeleri Enstitüsü (hcb) tarafından hazırlanan "2025 Hastane Derecelendirme Raporu"nu yayımladı.

Buna göre, Almanya'da hastanelerin yüzde 56’sının 2024'ü zararla kapatması ve ortalama FAVÖK marjının ilk kez negatif olması bekleniyor.

Rapora göre, 2020'de hastanelerin yaklaşık yüzde 22'si zarar ederken, bu rakam 2023'te yüzde 43'e yükseldi.

Hastanelerin ortalama iflas riski yüzde 1,8'e yükselirken, hastanelerin yüzde 16'sı iflas riskinin arttığı kırmızı bölgede, yüzde 21'i sarı bölgede ve yüzde 63'ü yeşil bölgede yer aldı.

Halihazırda var olan finansal göstergelerin durumun 2024'te daha da kötüleşeceğine işaret ettiği ve birçok hastanenin likidite oranının tehlikeli derecede düşük olduğu belirtilen raporda, hastanelerin yarısının sadece önümüzdeki iki hafta veya daha az süre için yeterli parası olduğu aktarıldı.

Raporda, "Bu da Alman hastanelerinin ekonomik durumlarını bugün hiç olmadığı kadar gergin hale getirmektedir. Sağlık sisteminde köklü reformlar yapılmadığı takdirde, sosyal güvenlik katkı payları 2035'e kadar yüzde 50'nin üzerine çıkma tehdidiyle karşı karşıya kalacaktır ki bu da makul sınırların çok ötesine geçecektir." değerlendirmesinde bulunuldu.

Yeni federal hükümet tarafından planlanan tedbirlerin doğru yönde atılmış adımlar olarak nitelendirilen raporda, ancak bunların sağlık sisteminin sürdürülebilir mali istikrarını sağlamak için yeterli olmadığı ifade edildi.

RWI Sağlık Uzmanı Prof. Dr. Boris Augurzky, konuya ilişkin değerlendirmesinde, "Hastanelerin ekonomik durumu hiç bu kadar gergin olmamıştı." ifadesini kullandı.

Alman koalisyon hükümeti anlaşmasının iyileştirmeler için ilk başlangıç noktalarını belirlemesine rağmen yeterli olmaktan uzak olduğunu belirten Augurzky, "İşletmelere ve vatandaşlara aşırı yük getirmeden sürdürülebilir sağlık finansmanı sağlamak istiyorsak, federal hükümet daha cesur olmalıdır." yorumunu yaptı.

Kremlin: Ukrayna ile yeni müzakerelerin tarihi, takas süreci bitince belirlenecek

Peskov, başkent Moskova’da gündemdeki konulara ilişkin gazetecilere değerlendirmelerde bulundu.

Ukrayna meselesi ile "İran-İsrail" meselesinin kıyaslanamayacağını anlatan Peskov, "İsrail'in İran'a yönelik saldırıları tamamen nedensizdi. Özel askeri operasyonun başlangıcı ise herkes tarafından iyi bir şekilde biliniyor." ifadelerini kullandı.

Peskov, Rusya ile Ukrayna’nın, İstanbul’daki müzakerelerin ikinci turunda varılan anlaşmaları uyguladığını belirterek, "Üzerinde anlaşmaya varılan tüm prosedürler, takas süreci tamamlandıktan sonra, üçüncü turun tarihini belirlemenin sırası gelecektir." diye konuştu.

NATO ülkelerinin, savunma harcamalarında gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) yüzde 5'i oranındaki yeni hedefi kabul etmesine de değinen Peskov, “Bu, Rusya’dan hayali bir tehdit yaratarak, vergi mükelleflerinden para almak ve Ukrayna'ya silah pompalamaya devam etmek için kullanılan tekniktir." dedi.

Peskov, Rusya’nın, ABD tarafından Ukrayna konusunda müzakereleri kolaylaştırmaya yönelik çabalarını sürdürmesini istediğini de kaydetti.

İbranice dövmeli siyonist, rahibi çarmıha gererek öldürdü

Olay, 28 Nisan’da Arizona’nın New River bölgesinde meydana geldi. 76 yaşındaki Pastor William Schonemann, evinde kanlar içinde ölü bulundu. Yapılan incelemede rahibin çarmıha gerildiği ve başına dikenli bir taç yerleştirildiği tespit edildi.

Cinayetin ardından kaçan zanlı Adam Christopher Sheafe, bir süre sonra Sedona'da yaşanan başka bir olayla bağlantılı olarak yakalandı.

Cezaevinden True Crime Arizona programına konuşan 51 yaşındaki Sheafe, suçunu itiraf etti, “Pazar gecesi saat 02.00'de Bill’in evine gittim ve onu infaz ettim” dedi.

Sheafe, dini liderlerin halkı yanlış yönlendirdiğini öne sürdü.

"14 rahibi öldürmeyi planladım"

Sheafe’in açıklamaları yalnızca bir cinayetle sınırlı kalmadı. Zanlı, Arizona’dan başlayarak ülke genelinde 14 rahibi öldürmeyi planladığını söyledi. Bu kişilerin listesini önceden oluşturduğunu ve hedeflerin çeşitli eyaletlere yayıldığını belirtti.

“Arizona’dan başlayacaktım. Phoenix, Las Vegas, Portland, Seattle, Detroit, New York gibi şehirlerdeki rahipleri infaz edecektim” diyen zanlı, Pastor Bill’in kulağına İsrail’in kabilelerinden birini temsil eden işaret yerleştirdiğini de ifade etti.

"İsrail’i kötülükten arındırmak için verilmiş bir emirdir"

Röportajda hiçbir pişmanlık belirtisi göstermeyen Sheafe, “Başladığım işi tamamlamak istiyorum. Bu, İsrail’i kötülükten arındırmak için verilmiş bir emirdir” dedi.

Hamaney: Bize yönelik saldırılara ABD üslerini tekrar hedef alarak yanıt vereceğiz

Devlet televizyonu, Hamaney’in video mesajını yayımladı.

İsrail’in saldırısının başlamasından bu yana üçüncü defa yayımlanan mesajında Hamaney, İsrail’e karşı bir zafer kazandıklarını savunarak, “Siyonist rejim (İsrail), İran İslam Cumhuriyeti'nin darbeleriyle neredeyse çöküyordu ve yıkılıyordu.” ifadesini klulandı.

Hamaney, “Amerikan rejimi, girmezse, Siyonist rejimin tamamen yok edileceğini hissettiği için doğrudan bir savaşa girdi. Onu kurtarmak için girdi ancak bu savaştan hiçbir şey kazanmadı.” dedi.

ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine saldırdığını belirten Hamaney, uluslararası mahkemelerde bunun hesabının sorulacağını ancak ABD'nin birşey elde edemediğini söyledi.

Hamaney, İran’ın kazandığını savunarak, “İslam Cumhuriyeti kazandı ve karşılığında Amerika'ya ağır bir tokat attı. Amerika’nın önemli El-Udeyd Üssüne saldırdı bu küçük bir olay değil, büyük bir şey.” ifadelerini kullandı.

Hamaney ayrıca kendilerine yapılacak her saldırıya karşılık ABD üslerini defalarca hedef alarak karşılık vereceklerini söyledi.

Rusya: Donetsk'te 2 yerleşim yeri kontrolümüze geçti

Bakanlıktan yapılan açıklamada, Rusya Silahlı Kuvvetlerinin Ukrayna'daki faaliyetlerine dair güncel bilgi paylaşıldı.

Rus güçlerinin Ukrayna cephesinde ilerlediği belirtilen açıklamada, "Merkez ve Doğu askeri gruplarına bağlı birlikler, Donetsk Halk Cumhuriyeti'nin Novosergeyevka ve Şevçenko yerleşim birimini kurtardı." ifadesine yer verildi.

Açıklamada, son 24 saatte Ukrayna'ya ait 205 insansız hava aracının (İHA) Rus hava savunma sistemlerince yok edildiği kaydedildi.

Rusya Savunma Bakanlığı, dün Donetsk bölgesindeki Yalta yerleşim yerini ele geçirdiklerini duyurmuştu.

Fransa: İsrail istikametindeki İran'a ait 10'dan az İHA'yı etkisiz hale getirdik

Lecornu, Orta Doğu'daki duruma ilişkin dün akşam Ulusal Mecliste düzenlenen oturumda İsrail'in İran'a yönelik saldırılarıyla başlayan çatışmayla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Ülkesinin, İsrail'in İran'a yönelik saldırılarına katkı sağlamadığını dile getiren Lecornu, saldırı halinde meşru savunma gerekçesiyle ülkesinin bölgedeki üslerini savunduğunu söyledi.

Lecornu, ülkesinin hava savunma sistemleri ile konuşlandırılmış Fransız Rafale savaş uçaklarının, İran'a ait 10'dan az İHA'yı etkisiz hale getirdiğini belirtti.

Fransız Bakan, X hesabından yaptığı açıklamada, bu İHA'ların İsrail istikametinde olduğunu ifade etti.

ABD'de kargo gemisinde çıkan yangın söndürülemedi: 3 binden fazla araç sulara gömüldü

New York Times'ın ABD Sahil Güvenliği açıklamasına dayandırdığı haberine göre, "Morning Midas" kargo gemisinde 3 Haziran'da yangın çıktı.

Çin-Meksika seferini düzenleyen Liberya bandıralı gemide çıkan yangın sonrası mürettebat ilk yardım çağrısı yaptı.

İtfaiye ve kurtarma ekipleri kargo gemisine yangının çıkmasından 1 hafta sonra ulaşabildi.

Yangın söndürülemedi

Kurtarma müdahalelerinde 22 kişilik mürettebat tahliye edildi. Gemideki yangın ise söndürülemedi.

3 hafta boyunca denizde sürüklenen "Morning Midas" bu hafta başında Alaska'nın Adak kentinin yaklaşık 720 kilometre güneybatısında alabora oldu.

182 metre uzunluğundaki gemi, kargosundaki 3 bin 48 araçla birlikte yaklaşık 5 bin metre derinliğe battı.

Geminin kayıtlı olduğu Londra merkezli "Zodiac Maritime" firması olayla ilgili soruşturma başlattı.

Muhtemel sızıntı

Olayın, Kuzey Pasifik bölgesinde deniz seyrüsefer güvenliğini bozabileceği, gemideki 1800 tondan fazla yakıtın sızıntı potansiyeli taşıdığı aktarılıyor.

ABD Sahil Güvenliği Batı Alaska ve Arktika Bölgesi Komutanı Christopher Culpepper, yaptığı açıklamada, "Olası kirlilik belirtilerine karşı müdahale için Zodiac Maritime ile yakın çalışıyoruz." dedi.

Yangının, gemi kargosundaki elektrikli araçlardan kaynaklanmış olabileceği iddia ediliyor.

İsviçre'de buzul çökmesiyle neredeyse yok olan Blatten köyünde bir ceset bulundu

Kanton polisinden yapılan açıklamaya göre, afetin yaşandığı köyde bir ceset bulunduğu, kimlik tespit çalışmalarının devam ettiği aktarıldı.

Valais kantonu yetkilileri, buzul hareketliliği nedeniyle Blatten köyünün "özel bir durumda" olduğunu duyurmuş ve 19 Mayıs'ta yaklaşık 300 kişinin yaşadığı köyü neredeyse tamamen tahliye etmişti.

29 Mayıs'ta çöken Birch Buzulu'nun devasa kısmının altında kalan köy, neredeyse yok olmuştu.

Olay sonrası köyde bir kişinin kaybolduğu bildirilmişti.

ABD’de yolcu uçağı, motorundaki arıza nedeniyle havalimanına acil iniş yaptı

Amerikan Hava Yollarından yapılan açıklamada, "Airbus A321" tipi, "AA1665" sefer sayılı uçağın, Las Vegas’taki Harry Reid Uluslararası Havalimanı’ndan Kuzey Carolina’daki Charlotte Douglas Uluslararası Havalimanı’na gitmek üzere havalandıktan kısa süre sonra motorunda mekanik sorun saptandığı duyuruldu.

Uçağın kalkış yaptığı Las Vegas'a geri dönmek zorunda kaldığı kaydedilen açıklamada, 153 yolcu ile 6 kişilik mürettebat arasında herhangi bir yaralanmanın rapor edilmediği aktarıldı.

ABD Federal Havacılık İdaresinin (FAA) açıklamasında da olayla ilgili soruşturma başlatıldığı ve arıza giderilene kadar uçağın hizmet dışı bırakıldığı ifade edildi.

Sosyal medyada paylaşılan videoda uçağın sağ motorundan duman ve alev yükseldiği görülüyor.

BM raportörü: İsrail'in saldırdığı Gazze'de sağlık hakkından söz etmek mümkün değil

BM İnsan Hakları Konseyi'nin 59. Oturumuna katılmak üzere İsviçre'nin Cenevre kentinde bulunan Mofokeng, İsrail'in yoğun saldırıları ve ablukası altında bulunan Gazze'deki duruma ilişkin soruları yanıtladı.

Mofokeng, "Gazze'de sağlık hakkından söz etmek mümkün değil. Hem sağlık tesislerine erişim hem de sağlığın temel belirleyici unsurları ilk günden bu yana saldırıya uğruyor. Durum daha da kötüye gidiyor. Artık açlıktan ölmek üzere olan, kendileri ve aileleri için temel gıda maddeleri almaya çalışan sivilleri daha fazla hedef almak için kullanılan gıda yardımlarımız var. Ayrıca insani yardımların engellendiği, BM kuruluşlarının işgal altındaki Filistin topraklarına insanlara yardım etmek için engelsiz bir şekilde erişemediği ve böylece şiddetin devam ettiği bir durumla karşı karşıyayız." dedi.

Yaşananları kendilerini savunamayan insanlara karşı "sömürgeci emperyalist şiddet" olarak değerlendiren Mofokeng, Gazze'deki durumun güç dengeleri açısından savaş olarak tanımlanamayacağını söyledi.

Mofokeng, "Dolayısıyla başarısızlığa uğramaya devam eden küresel liderlik bağlamında soykırım planlarının bugün bahsettiğimiz türden felaket olaylarına yol açacağını kabul etmeliyiz. Bu kaçınılmaz değil. Bu durum, işlerin olması gerektiği gibi doğal bir ilerleme değil ancak öyleymiş gibi gösterildi." diye konuştu.

"Hesap verebilirliğin eksikliğini reddetmeliyiz"

Gazze’de hayatını kaybedenleri saymaya devam ettiklerini belirten Mofokeng, yüz binlerce kişinin de kayıp olduğunu vurguladı. Mofokeng, şöyle devam etti:

"Küresel topluma sessizliğin diplomasi olmadığını hatırlatmak istiyorum. Toplumun her kesiminden bu kadar yüksek sesle sessizliğin duyulduğu bir an hiç olmamıştı. Özgürlük Filosu Koalisyonu'na (Freedom Flotilla Coalition) ait Madleen gemisiyle Gazze'ye götürülmeye çalışılan insani yardımların bile saldırıya uğradığını, buna rağmen daha fazla sessizlik ve daha fazla kayıtsızlığın olduğunu gördük. Bu normal değil. Olanlarla ilgili hiçbir şey normal değil. Normalleştirildi. Kabul etmemiz gereken bir şeymiş gibi görüldü. Ancak bu dokunulmazlığı (İsrail'in) reddetmeliyiz. Hesap verebilirliğin eksikliğini reddetmeliyiz."

BM Raportörü Mofokeng, Gazze’de yaşananların önlenebilmesi için uluslararası insan hakları yasaları ve standartlarının yanı sıra BM Şartı ve diğer hukuki araçların mevcut olduğunu kaydetti.